Neriman TEKİL

(N.Tekil arşivi)

 

1918 yılında İstanbul’da doğan Neriman Tekil sporcu 5 erkek kardeşten biridir.

Firuzan Tekil                          1914

Süleyman Tekil                      1916

Neriman Tekil                        1918

Kamuran Tekil                       1923

Prof Dr. Fehiman Tekil          1929

Neriman Tekil Atletizmi 1928’de Fenerbahçe’de ağabeyi Firuzan TEKİL hem milli atlet hem de Fenerbahçe atletizm yetkilisi olduğu için çocuk yaşta başladı. Atatürk devrinde 1928’de Türkiye’ye gelen 1937’de giden ilk atletizm antrenörü Alman Herr Abrahams, 1932’de gelen Herr Prag, 1935’de Amerikalı Mr. Louis ile çalıştı. 1938 ve 1939’da gençlerde iki, büyüklerde bir defa 200 metre engelli Türkiye rekortmeni oldu 1939’da Atina’da üçüncü, 1940’da İstanbul’da Balkan Şampiyonu olan Türk milli atletizm takımlarında yer alarak X. ve XI. Balkan Oyunları’nda 400 metre engellide milli oldu.

 Atletizm hayatı kısa sürdü fakat atletizmden kopmadı. Spor yazarlığına başladı. Atletizmle ilgili binlerce makale ve 5 ciltlik Atletizm kitabını yazdı. Atletizmin yaygınlığı konusunca etkin çabaları yönetici ve yayıncı olarak verdi.

1938’de Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdi.

1939’dan itibaren İstanbul Erkek ve Kabataş, 1940’da Hayriye, 1943’de Pertevniyal Lisesinde spor öğretmenliği yaptı. O kaynaklardan birçok şampiyon yetiştirdi. Türk milli atletizm takımına 7 milli atlet verdi.

1943’de askerliğini yaptı.

1945’de İstanbul Tertip Komitesi Üyesi

1948’de Muzaffer Tekil ile evlendi

1952’de gazetecilik enstitüsünü bitirdi.

1952 ve 1958 / 1974-1979 yıllarında iki defa İstanbul Atletizm İl Temsilcisi olarak 12 yıl görev yaptı.

1954’den 1976 ya kadar Atletizm Federasyonunda üye ve Asbaşkan olarak 22 yıl hizmet verdi

Öğretmenlikten başka meslek itibariyle bankacı olan Tekil Türk Ticaret Bankası’nda beş ayrı şubede çeyrek asır müdürlük yaptı 40 yıllık çalışma hayatından sonra 1978 sonunda emekli oldu.

Spor yazarı olarak

1945’de Türkspor,

1948’de Spor Alemi,

1949’da Son Saat,

1950’de Cumhuriyet,

1955’de Ankara gazeteleri Zafer ve Hakikat,

1958’de Vatan

1962’den itibaren Atletin Sesi adı altında aylık müstakil bir atletizm mecmuasını 14 yıl çıkarttı. Bilahare kardeşi Kamuran TEKİL’in ölümünden sonra Fenerbahçe Dergisi’ni ölümüne kadar sporseverlere sundu.

1967 yılında Tercüman gazetesinde atletizm yazıları yazdı.

1978 yılında TSYD üyesi oldu.

Yazarlığını yaptığı atletizm yıllıklarını hazırladı (1985).

Neriman TEKİL uğradığı bir beyin kanaması sonucu uzun müddet görev yapamaz hale geldi ve 28 Mayıs 2007’de vefat etti.

Averof Stadında (N.Tekil arsivi)

 

Soldan:Neriman TEKİL- Faik ÖNEM (N.Tekil arşivi)

Solda Faik ÖNEM-Neriman TEKİL (N.Tekil arşivi)

 

Sağdaki :Neriman TEKİL (N.Tekil arşivi)

Rekorları:

1938 -   100 m.             – 11.6 – Gençler Türkiye Rekoru

1938 -   200 m.             – 25.5 – Gençler Türkiye Rekoru

1938 -   110 m. Engelli – 17.6 – Gençler Türkiye Rekoru

1938 -   110 m. Engelli – 17.2 – Gençler Türkiye Rekoru

1938 -   110 m. Engelli – 17.1 – Gençler Türkiye Rekoru

1938 -   200 m. Engelli – 30.0 – Gençler Türkiye Rekoru

1938 -   200 m. Engelli – 27.5 – Gençler Türkiye Rekoru

1938 -   4x100 Bayrak – 49.1 – Gençler Türkiye Rekoru (Mehmet-Cihat-Neriman-Vedat)

1938 -   4x100 Bayrak – 47.2 – Gençler Türkiye Rekoru (Cihat-Muzaffer-Neriman-Bülent)

 

Başarıları:

1940 -   400 m. Engelli – 61.2 – III. Gül Kupası İkincisi

 

            Yıl yıl en iyi dereceleri ve TAAF’nin Şeref listelerindeki yeri;

Yıl      100 m.(Yeri)    110 m. Engelli(Yeri)     200 m. Engelli(Yeri)     400 m. Engelli(Yeri)

 1938  11.6      **        17.1                  **           27.5                  1.             ****************

1939   11.3      8.         *****************      27.1                  1.             57.1                  2.

1940   **********    *****************      27.9                              1.            60.2                   3.

Soldan Neriman TEKİL - Güner FİRİK (N. Tekil arşivi)

400 metre mania koşucusu Neriman’ın bir idman geçişi. Atina (1939) Kollar biraz fazla geride kalmışdır.(F.TEKİL, Atletiamde Koşular)

 

Adnan ÖLÇEN yarış bitirirken. Hakemler sağdan: Neriman TEKİL, Nazmi TÜFEKÇİ, Haluk SAN (A.Polat arşivi)

Şevki KORU yarış bitirirken solda Ali POLAT Neriman TEKİL kronometre tutuyor (A.Polat arşivi)

4-10-1964 Bursa- Türkiye İtalya Gençler Milli Karşılaşması Soldan: Gündüz DEĞİRMENCİOĞLU – Hasan CORA – Mehmet HÜSEYİNOĞLU – Erol ALAÇAM – Metin ALTINIŞIK- El sıkan: NERİMAN TEKİL (Atletin Sesi’nin Kurucusu)–Mehmet GEŞAŞ – Halil FIRATLI (M.HÜSEYİNOĞLU albümü)

 

 

1951 İnönü Stadında Türkiye-İngiltere Milli Müsabakalarında start verirken (N.Tekil arşivi)

1. Mehmet YURDADÖN – 2.Sadık SALMAN – 3. Necdet AYAZ Neriman TEKİL’den Ödüllerini alırken (N.Tekil)

1. Nurullah CANDAN – Neriman TEKİL’den ödül alıyor (N.Tekil arşivi)

Soldan: Jerfi FIRATLI – Ömer GİRAYGİL – Neriman TEKİL (N.Tekil arşivi)

Soldan İzzet EDEBALİ – Neriman TEKİL – Arman ÇAĞDAŞ(N.Tekil arşivi)

(N.Tekil arşivi)

Neriman TEKİL (N.Tekil arşivi)

(N.Tekil arşivi)

(N.Tekil arşivi)

Solda Neriman TEKİL  - Cihat RENDA –Kamuran TEKİL- ??? (N.Tekil arşivi)

1973 yılında Levent parkurunda 25. Balkan Kros Yarışması esnasında Neriman TEKİL yanında 1926 yılı üç adım atlama Türkiye Rekortmeni Cemal TURAL yanında Salih PAŞA (N.Tekil arşivi)

Solda Neriman TEKİL - Haluk SAN (N.Tekil arşivi)

Soldan: Haluk SAN-???-Neriman TEKİL-???-Kamuran TEKİL

Soldan: Neriman TEKİL-Kamuran TEKİL-Haluk SAN (N.Tekil arşivi)

 

Ön koltuk sağdan ikinci Neriman TEKİL Pakistan’da şeref konuklarıyla(N.Tekil arşivi)

Atletizmin 3 emektarı sağdan :Şevki KORU – Besim AYBARS – Neriman TEKİL TRT röportajında (N.Tekil arşivi)

Soldan: Muzaffer İSKENDER- Neriman TEKİL -????- Turhan GÖKER (N. Tekil arşivi)

 

 

 

 

 

Adam Atletizm'de ise Atletizm konusunda geniş bilgi veren koşular, atmalar, atlamalar, yürüyüş, kombine yarışmalar üzerine teknik ve taktik açıklamaları içermektedir. Bu kitapta ayrıca, Atletizmin koşulları, yarışma alanları, kullanılan araçlar ayrıntıları ile açıklanmakta, gerekli ölçüler verilmektedir.
Bütün hareketlerin çizimleri ve ünlü şampiyonların stillerini gösteren dizi resimler de bulunmaktadır

 

 

Atletizm kitapları kronometre ve metrenin öyküsünü dile getiren kitaplardır.Dört kitap Türkiye’de ve Dünyada yaşanmış olayların kitabıdır. Kitaplarda şunlar vardır: Olimpiyadlar (1896-1980) Dünya, Olimpiyat, Balkan Oyunları Rekorları, Tablolar, Mukayeseler, İstatistikler, Anılar, Sohbetler, Fıkralar, Biyografi, Nekroloji, Röportaj, Sportif ve Siyasi Hadiseler.
1. kitap - 448 sayfa
2. kitap - 416 sayfa
3. kitap - 320 sayfa
4. kitap - 400 sayfa

 

 

İstanbul'da 1918 yılında doğdu. 1938 yılında Haydarpaşa Lisesi'nden sonra 1952 yılında Gazetecilik Enstitüsü'nde okudu. Spor yazarı olarak 1946'dan bu yana Türk Spor, Spor Alemi, Son Saat, Cumhuriyet, Zafer ve Hakikat (Ankara), Vatan, Tercüman ve Radikal'de yazdı. "Atletin Sesi" ve "Fenerbahçe Spor" dergilerinin sahibidir. İstanbul Erkek, Kabataş, Hayriye, Pertevniyal Liselerinde öğretmenlikten sonra çeyrek asır banka müdürlüğü yaptı. Atletizmde milli takım formasını taşıdı, engelli koşularda 3 Türkiye rekoru kırdı.
1952 Helsinki Olimpiyatlarına yönetici, 1972 Münih Olimpiyatlarına gazeteci olarak gitti. Binlerce makale, 2000 sayfalık (5 cilt) Atletizm kitabı yazdı. 1983'te TSYD basılı eserlerinde ve 1997'de inceleme dalında birincilik, 1990'da teşvik ödülü kazandı. Atletizm Federasyonu'nda 24 yıl Ajan, Asbaşkan, Planlama ve Koordinasyon Başkanlığı, Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi'nde 24 yıl murakıplık yaptı. AİPS asli üyesi. Evinde Atletizm Müzesi ve Kütüphanesi var.

 

 

SPOR-İNCELEME
ATLETİZMİN GİREMEDİĞİ 40 İL
NERİMAN TEKİL
Dünyada büyük önem verilen anaspor bizde yıllardır ihmal ediliyor. Ülkenin yarısında atletizm yapılmazken, federasyonun gençliği ihmal edip yabancılara yönelmesi eleştiriliyor. Türkiye'nin batısından doğusuna, güneyinden kuzeyine pek çok kent atletizmle tanışacağı günü bekliyor.
Tekirdağ'da 9 yaşında bir çocuk köpekten korktuğu için kaçmaya başlar. Köpek onu kovalar. O gün hızlı koştuğuna inanan genç sonraki yıllarda Haydarpaşa Lisesi'nde atletizme heves eder. 27 Mayıs 1950 tarihinde 400 metre engellide 54.6 ile Türkiye Rekortmeni olur. Bir dönem üst üste iki yıl yapılan Doğu Akdeniz Şampiyonası 4x400 metre bayrak koşusunda Atina'da son adam olarak koşarken, 25 metre önündeki Yunan atlet ile olan muazzam mesafeyi kapatır ve göğüs farkıyla geçer (Tarih: 8 Ekim 1947). Başarısından ötürü Başbakan Şükrü Saraçoğlu tarafından bir telgrafla tebrik edilir. Bu atletin adı, Doğan Acarbay'dır.
Doğan Acarbay küçük yaşta kendi kendini keşfetmiş, Tekirdağ'dan atletik kabiliyeti olan bir genç olarak çıkmış, fakat aradan uzun yıllar geçtiği halde atletizm sporu bugüne kadar Tekirdağ'a girmemiştir. Türkiye'de atletizmin girmediği il yalnızca Tekirdağ olsa hadi neyse... Ama bu illerin sayısı tam 40 olunca, durum hayli düşündürücü.
Kipketer gerçeği ve biz
Ülke çapında atletizm faaliyeti olmayan illeri harita üzerinde işaretlediğimizde ortaya üzücü bir tablo çıkıyor. Bu illere atletizmi kim sokacak? Atletizm Federasyonu şu sıralar sanki Türkiye'den atlet çıkmazmış gibi kabiliyetli gençlere sırtını dönmüş, Etiyopyalı kızlardan başlayarak, Rus, Bulgar, Rumen, Ukraynalıları topluyor. Buna örnek olarak da, Kenyalı Wilson Kipketer'i gösteriyorlar. Oysa, Kipketer'in Danimarka'ya 11 yıl önce geldiğini ve daha sonra da bir Danimarkalı ile evlendiğini herhalde bilmiyorlar.
Atletizmin giremediği 40 ilden biri olan Isparta'dan Cumhurbaşkanı çıkar da, atlet çıkmaz mı? Atletizmin giremediği 40 ilden biri olan Rize'den başbakan çıkar da, atlet çıkmaz mı? Futbol takımı Birinci Lig'de başarıyla mücadele eden ve çok başarılı bir belediye başkanına sahip olan Gaziantep'te de ne yazık ki atletizm yok.
50 yıl öncesi ve şimdi
Yoklar listesinde Yalova da yer alıyor. Yakın zamana kadar Yalova, İstanbul demek değil miydi? Kaldı ki Bursa'ya da çok yakın. Bu arada, Çorum deyip geçmeyelim. 50 yıl önce oradan da çıkan büyük çapta bir atletimiz var. Aydın gibi bir il de atletizm açısından daha aydın olmalı. Oradan da bakanlar çıkıyor, atlet çıkmıyor. Son örnek, Kastamonu. Tesisleri zengin, kapalı yüzme havuzuna sahip, güçlü bir hentbol takımı yaratabilmiş bu ilde de nedense atlet yetiştirilmez?
Türkiye'nin yarısı demek olan bu illerin anaspordan soyutlanmasının yanı sıra, Atatürk'ün Cumhuriyet'i emanet ettiği gençliğe fırsat eşitliği tanınmadığı ve uluslararası şampiyonalara devşirme sporcuları yollamanın maharet sayıldığı günümüzde Türk atletizminin başarısından söz edebilmek, geleceğine umutla bakabilmek maalesef mümkün değil.
İşte anasporun 'yok' illeri
Marmara Bölgesi (3):
Tekirdağ, Kırklareli, Yalova
Ege Bölgesi (3): Aydın, Muğla, Uşak
Akdeniz Bölgesi (3): Burdur, Isparta, Kahramanmaraş
Karadeniz Bölgesi (11): Karabük, Kastamonu, Çorum, Ordu, Sinop, Tokat, Giresun, Bayburt, Rize, Artvin, Ardahan
İç Anadolu Bölgesi (6): Kırıkkale, Çankırı, Niğde, Nevşehir, Kırşehir, Yozgat
Doğu Anadolu Bölgesi (7): Tunceli, Muş, Iğdır, Şırnak, Hakkari, Van, Bitlis
Güneydoğu Anadolu Bölgesi (7): Siirt, Batman, Mardin, Şanlıurfa, Kilis, Adıyaman, Gaziantep



FENERBAHÇE BAŞKANLARI :
Sait Selâhattin Cihanoğlu
NERİMAN TEKİL
Bir dönem başkanlık yaptı. Yabancı antrenör ilk kez başkanlığı zamanında geldi. Fenerbahçe üç takımıyla (Genç B-A) yenilgisiz şampiyon oldu.
1893'de İstanbul'da doğdu. 1911'de Kuşdili Kulübü'nden Fenerbahçe'ye geçti. 7 yıl sürekli olarak Fenerbahçe 1. takımında oynadı. Sakatlandıktan sonra futboldan koptu. Takımın en golcü elemanlarındandı. 114 maçta yeraldı, 94 gol attı.
Futboldan başka, Hokey, Kriket ve Su sporlarıyla uğraştı. Uzun yıllar Tenis oynadı. Av sporuna büyük merakı vardı. 1920'lerin ortasında, Çırpıcı Çayırı'na sinek avlamaya değil, Afrika'ya vahşi ormanlarında aslan avına gitti. Avcı Sait namıyla ünlüdür. Vurduğu sayısız aslan ve geyiklerin postlarını yurda getirdi. Fenerbahçe Müzesinin zemini aslan postları, duvarları aslan ve geyik başlarıyla süslendi. Ne yazık ki, 1932 yangınında, Müze'deki paha biçilmez kıymetlerle birlikte bunlarda yandı. Bir kısmı ise kurtarıldı.
Spor hayatını kapayanların son merhalesi, Kulüp Başkanlığı gibi şerefli mevkiiydi. Ancak bu mevkiiye gelecek insanlarda üstün özellikler aranırdı. Sait Selahattin bir dönem başkanlığa getirildi. Ve dönem sonunda, sevgi ve saygınlığın en güzel örneklerini vererek ayrıldı. Onun döneminde (1932/33) Fenerbahçe ilk kez bir yabancı antrenör (Jozef Şwenk) getirdi ve Sarı-Lacivertli takımlar, Genç, B ve A olmak üzere hiç yenilmeden lig şampiyonluğunu elde ettiler. Üç takımın birden yenilgisiz şampiyonluğu, Fenerbahçe tarihinde ilk kez görüldü.
Giyim - kuşamı, hal ve hareketi ile bir İngiliz centilmenini andıran bu nazik ve son derece terbiyeli insan, çoktan kaybolup gitmiş olan "İstanbul Efendisinin" son temsilcilerindendi. İngiliz ve Fransız lisanlarını çok iyi bilen bu mümtaz kişi, tatilini İngiltere'de geçirir, İngiliz futbolu hakkında edindiği izlenimleri bizlere hikaye ederdi.
Bir süre Federasyon üyeliklerinde bulundu. 1951'de İstanbul Bölge Müdürlüğü'ne atandı. 1952 yılında da beni İstanbul Atletizm Ajanlığına getirdi. Elele vererek Orta Avrupa çapında enternasyonal yarışmalar tertip ettik ve Atletizm Federasyonunu gölgede bıraktık. Bu atama, tüm kulüplerce olumlu karşılandı. Beden Terbiye Müdürlüğü'ne kısa sürede güven ve ciddiyet geldi. İlkel bir Devlet kuruluşu izlenimi veren bu Müdürlük, Sait Selahattin'in görgü ve disiplin anlayışı doğrultusunda Londra'nın Downing Street'deki 10 nolu dairesinin bir benzeri haline geldi.
Sait Selahattin Cihanoğlu 1975 yılında hayata gözlerini yumarken, arkasında tertemiz bir spor geçmişi ve Fenerbahçelilere has bir anlayış ve felsefe bıraktı. Nur içinde yatsın.
(Kabir, Karacaahmet Camii'nin başında, aziz arkadaşı Galip Kulaksızoğlu'nun yanındadır.)


Neriman Tekil’in Kaleminden
FENERBAHÇE TARİHİNDEN NOTLAR
İlk Türk Futbolcusu “Bobi” lakaplı Fuat Hüsnü
Türkiye'de ilk futbol akımı 1897’de başladı. JAMES LAFONTAİNE yakın arkadaşı Avukat Henri Pears'ı yanına alarak MODA adı altında yalnız İngilizlerden oluşan bir futbol takımı kurdu. Bu takım Melita ve Cockatrice adlı Ingiliz maiyet gemilerine karşı maçlar yaparak ilk (Football Association) Futbol Birliği kurulmasını sağladı. Ancak, bu takımın ömrü uzun olmadı. 1901'de yine James Lafontaine bu kez Moda burnunda top oynayan Rum ve İngilizleri bir araya getirerek Horace Armitage ile birlikte Kadıköy Kulübü'nü kurdu. Bu kulübün takımında "Bobi" takma adı ile top koşturan bir Türk vardı ki, adı Türk futbol tarihine ilk Türk futbolcusu olarak geçen Hüsnü Paşazade bahriye zabiti Fuat Hüsnü Beydi.
1903 yılında bir anlaşmazlık sonucu Kadıköy Kulübü ikiye bölündü ve İngilizler ayrılarak Moda Kulübünü yeniden kurdular. 1904'de James Lafontaine'in girişimi ile Kadıköy, Moda, Elpis ile İmogen İngiliz maiyet gemisi takımlarının katılımı ile İstanbul Futbol Birliği kuruldu.
1905'de Galatasaray Terbiye-i Bedeniye Kulübü doğdu ve bir yıl sonra bu birliğe katıldı. Maçlar genellikle Moda burnunda, Kuşdili çayırında ve şimdiki Fenerbahçe Stadının arkasında bulunan eski Papazın bağında yapılıyordu. Buralarda maç yapan takımların oyuncuları dışında, kendi aralarında top oynayan gençler de vardı. Bu gençler de bir gün bir araya gelerek Fenerbahçe Kulübünü kurdular.
FENERBAHÇE'NİN DOĞUŞU:
Fenerbahçe spor dünyasına gözlerini açtığı gün, ondan 2 yaş büyük Galatasaray vardı futbol sahalarında. Kozmopolit İstanbul'da özellikle İngilizlerle Rumlar, spor alanlarında cirit atarcasına meydanı boş bulmuşlardı. Bu iki Türk kulübü, milli duygularının şahlanışları sonucu; “Benim memleketimde azınlıklar hükümran olurlarken ben niye yokum?” dercesine isyan bayrağını açtı ve tüm yasaklara karşın, tutarlı bir irade ve azimle, Türk sporunun haysiyet ve şerefini korudu.
Bu iki kulüp, futbolda yabancı egemenliği ile mücadele ederken Fenerbahçe, Galatasaray'ın hem yanında hem de rakip olarak karşısında yer aldı. Gün geldi, yabancılar birer birer elenirken, elekte iki Türk futbol takımı kaldı ve Fenerbahçe-Galatasaray rekabeti de böyle doğdu.
Fenerbahçe-Galatasaray birbirlerini tamamlayan ve ayrılmaz bütünlüklerini koruyarak, günümüze kadar rekabetlerini sürdüren iki kulüp oldu. Gün oldu, iki takımın beraberliği Türk futbolunu yüksek boyutlara çıkardı.Eğer Türk futbolu bugün belirli bir düzeye gelmişse, bunu yaratıcıların başında iki güzide kulübümüz gelmektedir.
Fenerbahçe'nin doğuşu çok kritik bir devire rastlar. Korkak ve her hareketten kuşku duyan bir idarenin getirdiği yasaklar dönemidir bu. 3-5 kişinin bir araya gelmesinden rahatsız olan Saray erkanı, Fenerbahçe'yi kuranların korkulu rüyası haline gelmişti.1908'de Meşrutiyet'in ilanı, topluma bir nebze nefes aldırmışsa da, Balkan ve 1. Dünya Savaşları spor faaliyetlerini zora sokmuş, kesintilere uğratmıştır. Bu arada Fenerbahçeli futbolcuların bir kısmı, 1. Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu'da oluşturulan Kurtuluş Savaşı güçlerine katılırken, bir kısmı da İstanbul'daki işgal kuvvetleri takımlarını yenme başarısı gösteriyorlardı.
FENERBAHÇE'NİN BAŞARILARI
1904 yılında kurulan “İstanbul Futbol Ligine Fenerbahçe kuruluşundan 2 yıl sonra, 1909/1910 sezonunda katıldı. Bu ligde aldığı şampiyonluklar şunlardır:
1911-1912 İSTANBUL LİGİ :
Fenerbahçe 21puan , Rumblers 20puan , Strugglers 18puan , Progres 11puan , Kadıköy 10puan
1913-1914 İSTANBUL LİGİ :
Fenerbahçe 18puan , Altınordu 12puan , Rumblers 12puan , Galatasaray 10puan , Strugglers 6puan , Telefoncular 0puan
1914-1915 İSTANBUL LİGİ :
Fenerbahçe 24puan , Türk İdman Ocağı 19puan , Darüşşafaka 16puan , Hilal 12puan , D. Muallim 9puan


Sayın Bay Aziz Yıldırım
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı
Fenerbahçe Burnu - Kadıköy
Sayın Başkanım
1) 1987 yılında saatte 100.000 TL hasılat elde edebilmek için yaptırılan halı saha ile piste tecavüz edilmişti. 13 yıl sonra 2000 Olimpiyad yılında atletlere verdiğiniz söz doğrultusunda bir Salı sabahı bu saha yıktırılınca bayram etmiştik. Başkanımız pisti yaptırıyor derken, basketbol ve voleybolculara yapılmakta olan 20 m x 42 m ebadındaki salonun kazılmış temellerini görünce hayal sukutuna uğramadım desem yalan olur.
GAYE ve GEREKÇE:
İkinci bir pistin mevcut 6 kulvarının aynen muhafazası ve Atletizm sporunun Fenerbahçe Kulübünde bugüne kadar devam edegelen şerefli 72 yılının heba edilmemesi ve pistimizin bir Atletizm mezarlığı haline dönüşmemesi için 42 m uzunluğundaki salon inşaat temeli sahasının 3 m geri çekilerek 39 m’ye indirilmesi halinde 28 m boyundaki basket sahası dışındaki yer 14 m yerine 11 m’ye düşecektir ki bu da fazlasıyla yeterlidir.
Oval biçimindeki pistin sağa, sola ve aşağıya doğru kaydırılması ise hususiyeti ve ölçüleri bakımından tatbikatta mümkün görülmemektedir.
Atletlerimizin kendilerine tahsis edilmiş bir küçük odası dahi yoktur. Telefonu sekreteri hatta naylon atletlerin dışında neslimizin kelaynak kuşları gibi tükenmesini önlemek bakımından Kongre’deki sözlerinizden cesaret alarak inşaat temel çukurlarının 3m geriye alınması hususunu tekrar yüksek görüş ve tasviplerinize arz ederim.
Kongre’deki konuşmamızı hatırlatmak isterim:
a) Atletizmle ilgili Dereağzı’nda yapılan sahalardan birini bu spora tahsis etmek lazım. Eğer başkanlığım devam ederse sahalardan birini tahsis edeceğim.
Fenerbahçe, Mart 2000, sayfa 5, sütun 2
b) Biz camiamıza zarar vermeyecek şekilde çalışalım. Yanlış birşey varsa ben şahsım adına söylüyorum, kabul eder ve düzeltirim. Biz buraya Fenerbahçe camiası içerisinde bir cemiyet hayatı yaşamaya gelmiş insanlarız. Gerçekleri konuşalım ve birbirimize destek olalım.
Fenerbahçe Dergisi, Mart 2000, sayfa 7, sütun 3
2) Dereağzı’nda evvelce gazeteciler için yapılan ve halen boş olan lokali mevcut eşyaları ile birlikte atletler için lütfen tahsis etmenizi istirham ederim.
Keyfiyeti arz eder, bilvesile en derin sevgi ve saygılarımı sunarım.
Neriman TEKİL
Sicil No. 56


FENERBAHÇE SPOR KULÜBÜ
YÖNETİM KURULU BAŞKANLIĞI’NA

Sayın Başkan,
Son Genel Kurul öncesi yapmış olduğumuz görüşmeler esnasında Atletizm Şubesinin yanlış yönetildiği ve bu yanlış yönetimin de Atletizm Şubesinin bir yönetim mekanı ile alt yapı çalışmalarının yapılabileceği ve sporcuların çalışabileceği bir Atletizm Pistinin olmamasından kaynaklandığını zat-ı alilerinize arz etmiş idik. Hatta eski pistin tekrar yapılıp bize verilmesi konusunda şubemiz bütçemizden tasarruf ederek tesisleşme harcamalarına önem vermeyi önermiş idik. Siz de bizlere önümüzdeki Genel Kurul'da Başkan seçildiğiniz takdirde Atletlerimizin rahat bir şekilde altyapı çalışmalarını sürdürebileceği, A Takım Atletlerin rahatlıkla çalışabileceği eski tarihi Dereağzı pistinin yapılarak tekrar Atletlere tahsis edileceğini müjdelemiş idiniz. Genel Kurulda büyük bir farkla Başkan seçildikten sonra sizi rahatlatabilmek ve Atletizm pistinin yapılması konusunda Kulüp kamuoyunun büyük ölçüde desteğini sağlayabilmek için konuyu Kulübümüzün en son yapılan Yüksek Divan Kurulu toplantısında gündeme getirip Yüksek Divan Kurulundan Atletizm pistinin yapılması konusunda kesin karar alınması sağlamıştık.
Ancak; Bütün bu olumlu ve güzel gelişmeler Dereağzı tesislerimizde yapımına başlanan kapalı salonunun Kalamış tarafındaki temel kazılarının daha evvel Atletizm Şubesine ait olan pistimize tecavüzü ile bir anda bozulmuş ve bizleri, eski şampiyon atletleri son derece üzmüş bulunmaktadır. Bu durumu tesbit eden camiamızın ileri gelen bazı üyeleri işi yapan inşaat şirketinin yetkilileri ve kulübümüzün inşaat işlerinden sorumlu Yıldız hanımefendi ile görüşmüşler, ancak Yıldız hanım bu konuda yapacak herhangi bir şeyi olmadığını kendisine verilen projeyi uygulamaktan başka bir görevi bulunmadığını herhangi bir değişikliğin ancak sizin tarafınızdan bir müdahale ile mümkün olabileceğini ifade etmişlerdir.
Sayın Başkan,
Fenerbahçe Spor Kulübü tarihinde çok saygın bir yeri olan, FENERBAHÇE'ye ve Türk Atletizmine bir çok efsane sporcular, şampiyonlar, rekortmenler yetiştiren tarihi pistimizin daha evvel bizlere söz verildiği gibi ve Yüksek Divan Kurumuzdan çıkan karar gereğince yapılabilmesi, şu anda yapılan yanlış uygulamanın tarafınızdan müdahale edilerek düzeltilmesi biz atletizm şubesinden yetişen Fenerbahçelileri ve Atletizm severleri son derece mutlu edecek ve Fenerbahçe Spor Kulübü tarihinde Sizin başkanlığınız döneminde Fenerbahçe’ye yapılan tesisleşme hizmetlerinin belki de en anlamlısı olacaktır. 01-06-2000
Saygılarımızla,
Ali POLAT, Rebii YÜCESOY, Doğan ACARBAY, Neriman TEKİL, Muharrem ELMEN, Bülent AKBAŞ, O.Atakan TEKİN, Turgut MUMCUOĞLU, Muzaffer BALOĞLU, Eşref AYDIN, Kemal AKSUR, Ayhan GÖZEN, Turhan ŞAHİN, Suavi EMAN, Ali ERGENÇ, Muharrem DALKILIÇ, Ferit ÖZTİMUR, Ruhi SARIALP, Celil UÇARER


BAŞARININ TEK ÇARESİ

Neriman TEKİL
Hatırlar mısınız bilmem. İnönü Stadı'nda Türkiye-İngiltere ve Türkiye-Alman Milli Atletizm müsabakalarını iki yıl ara ile yapmıştık. (1951-1953) Pist topraktı. Topraktı çünkü, dünyada tartan pistin değil kendi, daha zihinlerde hayali bile canlanmamıştı.
Bilindiği gibi Avrupa'da tartan pist ilk defa 28 Haziran 1967'de Uluslararası Atletizm Bayramı dolayısıyla Köln'de kullanıldı. Sonra bizim atletlerimiz de bunu ilk defa 1968 Meksika Olimpiyat Oyunları'nda gördüler. O yıllarda Türk kanı taşıyan Türk atletlerinin bir tadı tuzu vardı. İsmail Akçay, maratonda olimpiyat dördüncüsü olurken, stat içindeki son metrelerini bu pist üzerinde tamamlamıştı.
Tartan pistten geçelim tartan salonlara... Hangi memlekette olursa olsun, salonlar atletler için gerekli, hem de çok gerekli.Eski yıllarda atletler gibi yüzücüler de az cefa çekmediler. 30'lu yılların ortalarında yüzücülerimiz kış aylarında sıcak havuz bulmak için Yalova'ya giderlerken, biz zavallı atletler de Robert Kolej'in jimnastikhanesinin balkonunda turu 60 metrelik pistin brandası üzerinde koşar, dört köşesinde dikili kalın demir çubuklara başımızı çarpmamak için meyilli virajlara girerken kendimizi zor kollardık. Yüzücüler Yalova'ya giderken biz de Kadıköy'den Bebek sırtlarındaki piste kavuşabilmek için pazar günlerini iple çekerdik.
Bakın bugün nerelerden nerelere geldik. Bizde devletin 197l'den itibaren İzmir, Ankara ve İstanbul'da yaptığı 3 tartan pist var. Yunanistan'da ise 400 metrelik 47 adet var. Bizde henüz bir salonda 200 metrelik pist yok. Ama, Ataköy'de yapılacak olan çok amaçlı salon içinde 200 metrelik tartan pist de olacak. Tıpkı Belçika'nın Gent kentinde yapılan Avrupa salon atletizm şampiyonasında 44 ülke atletlerinin yarıştığı, araları beyaz çizgilerle çizilmiş lacivert-mavi tartan pist gibi.
Bu sayededir ki, atletlerimiz de ancak böyle bir piste kavuştuktan sonra yaz ve kış demeden rakipleri gibi aynı şartlar altında antrenman yapacak dolayısıyla finallerdeki başarılarını da bu pistlere borçlu olacaklar. Boşu boşuna başka sebep ve çare aramayalım...


OLİMPİYATLAR MI DEDİNİZ ?

Neriman Tekil
Hangi Olimpiyatlar. Son günlerde Olimpiyatlar enteresan bir gündem oluşturdu. İlk haber İstanbul 2008’i es geçti şeklinde idi. Gerekçe; Bazı yükümlülüklerin yerine getirilmemesi T.M.O.K.’ni naçar kararsız bırakıyordu. Oysa Türkiye, Olimpiyatların Türkiye’de yapılabilmesini teminen 1992 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirilen bir kanunla aday bile olmuştu. Bu kanun zamanla farklı düşüncelerin hakim olmamasını temin etmek içindi. Kaldı ki bu kanunun mükemmelliği ve Olimpiyatları Devletimizin garanti ediş şekli Dünyada benzeri olmayan bir kanun olması bakımından çok müsbet etkiler yaptı. Seçimlerde 2000 yılını Sydney, 2004 yılını Atina kazandı.
Bizde ise Stadlar ve salonlar yapılacak, yollar açılacaktı. Bütün bunlarla ilgili ilk adımlar çok çabuk atıldı. Olimpiyatlarla gerekli maketler geliştirildi ama somut bir netice alınamadığı gibi geçen zaman da aleyhimize işledi. T.M.O.K. bu şartlar altında aday olunamayacağını Kamuoyuna açıklaması üzerine bu defa gündeme 2008’e zoraki adaylık oturdu.
İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı ön adaylık koşullarına uyulacağına dair metnin Uluslararası Olimpiyat komitesine son gün gönderilmesine yardımcı oldu. Ancak Stad ve salon ruhsatları hala askıda bulunuyor. Bu, menfi gelişmeler nedeni ile 2008 Olimpiyat Oyunlarını acaba alabilir miyiz?
Peşinen ifade edelim ki “Hayır”. Aslında Hayır oluşun başlıca nedeni bizden değil, 2004 Olimpiyatlarının yanıbaşımızda bulunan Atina’ya verilmiş olmasından kaynaklanıyor.
Kanaatimce; 2008 Olimpiyatlarının bu defa Avrupa yerine Asya’ya verilmesi planlanmıştır herhalde. Asya’da bizim gibi Olimpiyatları kovalayan PEKİN var. Üstelik Çinlilerin dünyada geçer akçe atletleri ve şampiyonları var. Atletizm seyircileri var. Türkiye’de ise, Atletizm bitkisel bir hayat yaşıyor. Atletizm sporu yeşertilme yerine kurutuluyor. Kulüpler ve Teşkilat Atletizm için seferber edilemiyor. Acaba bir engel mi var? diye düşünenlere tek kelime ile cevap verelim; Zihniyet, zihniyet, zihniyet meselesi.
Türkiye'de evvela masa başlarında sonra da sahalarda sadece (OYUN) oynanıyor, bundan zevk alınıyor, yurt çapında ancak bununla coşuluyor. İtiraf etmek gerekirse, bunu da seyirci ile orantılı bir şekilde BASIN yaratıyor. Hal böyle olunca; bireysel sporlar içinde her yönü ile müsbet bir spor olan Atletizm gelişecek saha ve gerekli şartları bulamadığı içindir ki bitkisel hayattan kurtulamıyor.
Beklentilerimiz ise dört yıllık periyotlar içinde bir başka bahara kalıyor...

TÜRKİYE
GAZETECİLİK BAŞARI ÖDÜLÜ
ONUR BELGESİ
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin
1999 yılında açtığı yarışmada
Sayın
Neriman Tekil
Spor İnceleme

dalında
Yılın Gazetecisi seçilmiştir.
Bu onur belgesi, başarısının simgesi olarak
kendisine verilmiştir.
Başkan ; Nail Güreli . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . Genel Sekreter ; Turgay Olcayto