YÜKSEK ATLAMADAKİ FLOP

TEKNİĞİNİN BİYOMEKANİK ANALİZİ

 

Cahit YÜKSEL

 

          Yüksek atlamanın amacı, atletin ağırlık merkezini maximum hızla yukarıya fırlatmaktır.Kazanılan yükseklik, büyük oranda sıçrama sırasında yaklaşma koşusunun kinetik enerjisini, açısal harekete dönüştürebilme etkinliğine bağlıdır.Bunu başarabilmek, aşağıdaki noktaları dikkate alarak sağlanabilir:

 

-Yaklaşma koşusu ile sağlanan ileri hareket, yukarı harekete sıçrama ile dönüştürülür.

-Yüksek atlayıcı sıçrama ile yeri terkettikten sonra, vücut ağırlık merkezinin havada takip edeceği yol, sıçrama anında belirlenmiştir.

-Sıçramayı takiben havada kazanılabilecek fazladan yükseklik, vücut üyelerinin ağırlık merkezi etrafında düzenlenmesi ile yapılarak, daha ekonomik bir çıta geçişi sağlanabilir.

-Sıçrama anında yere uygulanan kuvvetin miktarı, atlanılabilecek yüksekliği belirleyen en önemli etkendir.Bu nedenle havada yapılacak hareketler ikinci derecede önemlidir ve olduğundan fazla önemsenmemelidir.

      Sıçrama sırasında, yerden ayrılma anında atletin açısal hareketi üç yönde oluşan hareketlerdir.Burada ana amaç, dikey yöndeki hareketi geliştirmek ve maksimale çıkarmaktır.

-Atlet sıçramayı takiben, çıtayı geçmek için ağırlık merkezini yükseltmek zorunda olduğu mesafeyi mümkün olduğu kadar kısaltmaya ve çıtayı en ekonomik çıta üstü hareketi ile geçmeye çalışır.

     Antrene etme ve analiz etme amacı ile sürekli bir hareket olan yüksek atlamayı üç bölüme ayırmak yararlıdır.Bölümler şunlardır:

 

   1-Koşu

   2-Sıçrama

   3-Çıtayı geçme

 

     Her üç bölümü bir temel amacı ve uygulanış şekli vardır

     Flop teknikte koşu büyük bir "J" harfine benzer. Günümüzde üst düzey sporcular koşuya başlama ve sıçrama arasındaki mesafeyi 10-12 koşu adımında kat ederler. (Şekil: 1)

 

 

     Flop teknikte koşu kendi içerisinde iki bölümde incelenir. Bunlar sırasıyla düz ve kavisli koşu bölümleridir. Düz koşu bölümünde atlet koşu bölümleridir. Düz koşu bölümünde atlet koşu biçimi olarak rahat ve akıcıdır. Ana amaç süratlenmektir. Bu bölümde adım sayısı yaklaşık olarak 5'tir. Kavisli koşu düz koşunun bittiği ve sıçrama bölümünün başladığı noktalar arasındaki bölümdür. 4-5 koşu adımı uzunluğundadır. Kavisin yarıçapı atletin koşu suratiyle doğru orantılıdır. Atlet düz koşuda kazandığı süratle kavise girer, koşu anında dışa savrulma engellendiğinde, sıçramada kinetik enerji birimi maximuma çıkar. Dışa savrulma atletin kavisin merkezine doğru eğimli koşmasıyla engellenir. İçe eğim atletin sıçrama ayağını sıçrama noktasına bastığı ana kadar devam etmelidir.Böylece sporcu sıçrama anında üst gövdesini çıtadan uzakta tutabilir. (Şekil: 2)

 

 

     Kavisli koşu sonunda oluşan merkez kaç kuvveti sıçramayı kolaylaştırdığı gibi sıçrama anında vücud ağırlık merkezinin (VAM) daha yüksek bir noktaya çıkmasını sağlar. Kavisli koşunun son iki adımında kalça koşu sıfatında herhangi bir yavaşlama olmadan kademeli olarak zemine yaklaşmalıdır. Kalçanın alçalmasıyla bacaklarda oluşan stres, koşunun suratinde yavaşlamaya neden olmaktadır. Aksi halde performans olumsuz olarak etkilenir.

     Süratli bir koşu, atletin zemine daha fazla kuvvet uygulamasına neden olur. Koşunun sonunda , sıçrama ayağı sıçramak için gövdenin önünde herhangi bir noktaya bastığında, diz veya kalça eklemleri arasındaki ekstensor kasları ayağın flexiyonuna direnerek karşı koyar. Fakat ayak, atletin öne momentumundan dolayı mecburi bir fleksiyon yapacaktır. Bu durumda ekstansör kasları ekstansiyon yapmasına yardımcı olacaktır. Böylece süratli bir koşuyla sıçramada dikey kuvvetin artacağı ortaya çıkar. Tablo-1 'deki değerlerden VH2 ise sıçrama adımının süratini gösterir.

 

 

Tablo: 1

 

İSİM

HTD

%

VH2

VH1

VHTO

VHCH

VZTD

VZTO

 

M

 

m/s

m/s

m/s

m/s

m/s

m/s

ERKEKLER

 

 

 

 

 

 

 

 

Avdeyenko

0.97

48.0

 8.1

 7.8

 3.8

 -4.0

 -0.3

 4.30

Dalhauser

0.90

 47.5

 7.6

 7.7

 3.8

 -3.9

 -0.6

 4.30

Howard

0.95

 48.5

 7.9

 7.9

 3.9

 -4.0

 -0.3

 4.35

Matei

0.90

 49.0

 7.7

 7.8

 4.1

 -3.7

 -0.2

 4.50

Paklin

0.89

 46.5

 8.0

 7.6

 3.9

 -3.6

 -0.5

 4.40

Sotomayer

0.90

 46.5

 8.5

 8.3

 4.2

 -4.1

 -0.9

 4.40

BAYANLAR

 

 

 

 

 

 

 

 

Beyer

0.91

 51.0

 6.9

 7.1

 3.8

 -3.3

 -0.4

 3.85

Bykova

0.94

 52.0

 6.5

 6.1

 3.3

 -2.8

 -0.6

 3.65

Davies

0.95

 53.0

 7.1

 7.2

 4.2

 -3.0

 -0.4

 3.60

Kostadinova

0.97

 54.0

 7.5

 7.2

 4.3

 -2.9

 -0.5

 3.85

Sommer

0.92

 52.0

 7.0

 7.1

 4.3

 -2.7

 -0.6

 3.70

 

VAM sıçramanın başlangıcında aşağıda, sonunda ise yukarıdadır. Birçok yüksekçinin VAM leri sıçrama anında istenilen yüksekliğe ulaşır. Ancak, sıçramanın başlangıcında VAM nin aşağıda olma olayı ve atlet tarafından bunun başarılması güçtür. Çünkü VAM nın sıçrama başlangıcında aşağıda olması, sıçramadan bir önceki adamın derin bir fleksiyonu sonucu gelişir. Fleksiyonun gerçekleşebilmesi içinde savurma bacağının oldukça kuvvetli olması gerekir. Keza süratte herhangi bir kayba neden olmadan bu bacak sayesinde VAM’ni alçaltmayı öğrenmek oldukça karmaşıktır. Tablo-1 deki HTD, sıçramanın başlangıcında sıçrama ayağının yere temas ettiği andaki VAM nin yüksekliğidir. Ayrıca % kolonunda her atletin, boy uzunluklarının,sıçrama anındaki VAM nin yüksekliği ile yaptığı orantıdır.Eğer sıçrama bacağı yeteri kadar kuvvetli değilse, sıçramanın başlangıcında yere çökecektir. Bu olay karşısında bacak ekstansiyonu  istenilen şiddette yapamayacak ve atlayış başarısız olacaktır. Konuda kavranılması istenen, koşu süratiyle VAM nin sıçrama anındaki optimum kombinasyondur. Kısacası birbirleriyle uyumlu olmak zorunluluğundadırlar. Optimum kombinasyonun ayarlanması için eski ve yeni ayarlanan koşu yolunda, atleti giderek artan süratle ve bacağın  sıçrama anında dayanabileceği sürat ve yükseklik saptanır. Daha sonra çalışmalar buna göre organize edilir.

 

          Yapılan araştırmalarda bayan yüksekçilerin erkek yüksekçilere oranda daha yavaş koşu sürati sergiledikleri görülmüştür. Bunun nedeni genelde erkek yüksekçilerin daha kuvvetli olmalarıdır.

 

     Sıçrama bölümündeki dikey sürat yüksek atlamada performansın belirlenmesi bakımından hayati önem taşır.Yüksekçi sıçramak için, sıçrama ayağını yere bastığı an daha önce kazandığı sürati bağlı olarak öne doğru hareketine devam eder.Biz buna kısaca öne rotasyon diyebiliriz.Öne rotasyon devam ederken aynı anda ayağın flexiyonuna bağlı olarak VAM yere doğru bir harekete başlar.Sıçrama anında oluşan bu tür hareket negatif bir dikey harekete başlar.Sıçrama anında negatif değer hızı ne kadar az ise yüksek atlayan kişinin sıçraması da buna paralel olarak daha etkili olur.Tablo-1'de üst düzeydeki sporcuların dikey hız ile, VZTD değerleri arasında ilişki kolayca seçilebilmektedir.Kısaca özetlersek en iyi teknik en az VZTD değeri olan tekniktir.(Negatif dikey hız)

 

     Normal koşu anında ayak yeri ittiği zaman VAM'ın yükseldiği, ayak yere bastığında ise VAM in alçaldığı bilinmektedir. Yüksek atlama koşusunda VAM aynı salınımı yapar. Eğer koşunun son adımında sıçrama ayağı yere erken veya çabuk basarsa, VAM aşağıya doğru maksimal başlayacaktır. Eğer adımlar abartılı olarak uzatılırsa veya son adım diğer adımlara oranla daha uzun olursa sıçrama ayağı yere geç basmış olur. Bu durumda negatif hız değeri (VZTD) büyür. Tablo-2 de yüksekçiler arasındaki kıyaslamayı kolaylaştırmak için son adım uzunlukları verilmiştir.(SL1)Aynı tabloda yüksekçilerin boy uzunlukları, araştırma sırasında atladıkları dereceler, kişisel rekorları, kiloları, sıçrama anında çıtaya olan uzaklıkları TOD verilmiştir.

 

    Sıçrama bölümünün başlangıcından dikey hızı etkileyen diğer faktörde, koşunun sonunda VAM alçaltılması olayıdır. Bu konuda yüksekçileri 3 sınıfa ayırabiliriz. Bunun sonucunda, birinci grup yüksekçilerin sıçramanın başlangıcında aşağıya doğru dikey hızları normal değerler içerisindedir. İkinci grup yüksekçiler, koşunun sonuna kadar VAM'i yüksekte tutarlar. Son adımda ise VAM aniden alçaltılır. Yapılan bu hareket sonucunda oldukça büyük bir negatif dikey hıza sahip olurlar. Üçüncü grup yüksekçiler ise VAM'lerini birinci gruptakiler gibi alçaltırlar. Fakat sıçrama adımından bir önceki adımda, savurma ayağı üzerinde derin flexiyon yapıp, sıçrama ayağını çabuk ve diğer adımlara oranla kısa olarak yere basarlar. Sonuç olarak; ideal bir sıçrama için büyük bir yatay hıza, kademeli olarak VAM'in alçaltılmasına, sıçrama anında minimal aşağıya doğru dikey hıza ihtiyaç vardır.

 

    Gövdenin eğimi:

 

    Sıçramanın başlangıcında ve sonunda gövde geriye, öne , sola, sağa olmak üzere çeşitli eğimler yapar. Bu eğimler Tablo-3'te de BFTD, BFTO, LRTD, LRTO olarak gösterilmiştir. Sıçramanın başlangıcında gövde normal olarak geriye eğimlidir(BGTD). Sıçramanın sonunda ise daha önce kazandığı yatay hız dolayısıyla ön tarafa doğru rotasyon yapar. (BFTO)Daha evvel kavisli koşu boyunca üst momentumun korunmanı bakımından sıçramanın başlangıcına kadar devam etmelidir demiştik(LRTD). Eğer bu eğime dikkat edilmezse yüksekçi sıçramanın son bölümünde hareketi çıtaya doğru yapacak ve VAM çıtanın gerisinde herhangi bir noktada maximum yüksekliğe ulaşacaktır. Bu tarz bir hareket yüksek irtifalarla çıtaya değme riskini yaratacaktır. Sıçramanın sonunda gövde dik bir duruma gelir. (LRTD).Tablo-3'te verilen BFCH ve LRCH değerleri sıçrama bölümünde gövdenin geriye-öne ve sağa-sola yaptığı eğimleri açısal olarak birbirleriyle oranlarını göstermektedir. Verilen tüm açılar sıçrama bölümünün sonunda yüksekçinin dikey süratini ve atlayışının verimliliğini doğrudan etkiler. Sıçramanın başında, geriye ve kavisin merkezine yani sola doğru yapılan eğimler(sıçrama bacağı sol olanlar dikkate alınmıştır.) dikey hızı artırır. Tecrübeli sporcular sıçramanın başlangıcındaki geriye doğru eğim açısını atlayacağı yüksekliğe göre ayarlayabilme becerisine sahiptirler. Buna karşın yüksekçi sıçramanın sonunda dikey duruma gelmeden de en iyi derecesini atlayabilmektedir. Bunun gerçek nedeni yapılan bu araştırma sonucu anlaşılmadıysa da gövdenin sıçrama anında sahip olduğu eğimlerin yüksek atlamanın gelişimindeki  önemini açıklar.

 

Tablo: 2

 

İSİM

BOY

KİLO

EN İYİ

YARIŞ

SL1

TOD

 

 

 

DERECE

DERECESİ

 

 

ERKEKLER

 

 

 

 

 

 

Avdeyenko

 2.02

82

 2.38

 2.38

112

 0.96

Dalhauser

 1.90

83

 2.32

 2.32

107

 0.92

Howard

 1.96

80

 2.36

 2.33

115

 1.15

Matei

 1.83

67

 2.35

 2.32

119

 1.04

Sotomayer

 1.95

82

 2.36

 2.32

129

 1.08

BAYANLAR

 

 

 

 

 

 

Beyer

 1.78

58

 2.02

 2.02

101

 1.04

Bykova

 1.79

62

 2.05

 1.94

97

 0.79

Davies

 1.78

66

 1.93

 1.91

99

 0.82

Kostadinova

 1.80

60

 2.08

 2.05

114

 0.98

Sommer

 1.76

58

 2.00

 1.96

98

 0.90

 

 

TABLO: 3

 

İSİM

BFT

BFTO

BFCH

LRTD

LRTD

LRCH

ERKEKLER

 

 

 

 

 

 

Avdeyenko

71

92

21

77

104

18

Dalhauser

73

86

13

76

96

19

Howard

73

92

19

80

98

18

Matei

80

93

14

75

90

15

Sotomayer

79

89

9

72

101

29

BAYANLAR

 

 

 

 

 

 

Beyer

79

94

15

74

96

23

Bykova

80

98

18

75

97

22

Davies

82

88

7

77

102

25

Kostadinova

73

84

12

77

93

17

Sommer

80

90

10

81

99

18

 

 

Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için tün anlatılanlara ilave olarak OZOLİN’nin ortaya attığı kas elastikiyetine değinmek gerekecek olursa daha evvel yatayda kazanılan hız mümkün olan en kısa zamanda dikeye aktarılmalıdır derken, bu aktarma işlemi anında oluşan kaybın minimuma indirilmesi gerekliliği söz konusudur. Bu konuda OZOLİN!in yaptığı araştırma sonucu aktarma işlemindeki kaybın ana noktasının tekniksel hataların yanı sıra kas elastikiyeti olduğu sonucuna varmıştır. Kas elastikiyeti konusunun daha anlaşılır bir duruma gelmesi için örnek verelim. Birisi sert diğeri yumuşak lastikten yapılmış iki topun sert bir zemin üzerine belirli bir yükseklikten bırakalım. Yer çekimi kuvvetinden dolayı her ikisinin de artan bir hızla aşağıya düştüğünü görürüz. (şekil:5) Şayet bu düşüş filme alınıp yavaşlatılarak izlenirse, her iki topun düşüş şiddetinden dolayı zemine çarptıklarında şekillerde bir deforme oluş gözlenir. Küre şeklinde olan toplar zemine çarptıklarında kısa bir süre oal bir şekil alır ve tekrar küre şekline dönüşerek yukarıya doğru sıçramaya devam ederler. Her iki top aynı yükseklikten yere bırakılmalarına rağmen sert yapılı topun diğerine oranla daha yükseğe sıçradığı görülür. Yumuşak yapılı topun deforme olup eski haline dönene kadar geçen süre serte oranla daha fazladır. Topun bu elastikiyeti sıçrama anında zaman kaybına neden olacaktır.

Örneğin 8 m/sn lik hızla koşun yüksekçi sıçradıktan sonra VAM nin dikey hızı 2 m/sn olmaktadır (şekil:6) öyleyse 6m.sn’lik hız ne olabilir? Tekniksel hataları bir tarafa bırakırsak kayıpta en büyük etken kas elastikiyeti olarak karşımıza çıkar. Kasların gerilme kuvvetinin ve hızının geliştirilmesi, kas elastikiyetinin sonucu oluşacak kayıplar minimuma indirir.

 

 

 

 

Sıçrama hareketi tamamen sporcunun kontrolü altındadır. Sporcu sıçrama noktasına isterse hızla isterse yavaş basabilir. (Dayatchkov) sıçrama yalnızca bacak kuvveti değildir, sıçrama tamamiyle koordinasyondur der. Sıçrama ayağındaki diz ve bilek eklemlerinin enerjik ekstansiyonu, savurma bacağının harekete katılış formu ve hızı, kolların salınım hızı, omuzların yükseltilerek tüm gövdenin yukarıya ekstansiyonu birbirleriyle koordineli olarak yapılmadıkça sıçrama etkisizdir.

Biyomekanikte uçuş anında VAM’ın çıktığı yüksekliği dikey hıza bağlıdır. H=v2/2g ile formülize edilir. Burada H uçuş yüksekliğini, V dikey hızı, G yerçekimini ifade eder. Atlayışta dikey hız ise V=2h/t ile formülize edilmiştir. V yüksekçinin dikey hızını, h sıçrama hareketinin başlangıcından sonuna kadar VAM nin kat ettiği yüksekliği, t sıçrama süresinin ifade eder.

 

 

 

KOL HAREKETLERİ:

 

Sıçrama anında kolların hareketi atlayışın sonucunu önemli derecede etkiler. Sıçrama anında kolların yukarıya doğru yaptığı hareket ile oluşan tepki gövdeyi aşağıya doğru hızla yaptığı hareket ile oluşan tepki gövdeyi aşağıya doğru bastırır. Oluşan kuvvet sıçrama bacağı üzerinden yere aktarılır. Sonuçta uygulanan dikey sürat artacaktır. (etki tepki) Kol hareketlerinin etkili bir biçime çevrilebilmesi için en etkili yöntemlerden birincisi; her iki kolun sıçrama anında gövdeye oranla dikey hızını ölçmektedir. Ortaya çıkan değerlere kol aktivesi denilir.

 

Her iki kolda harekete dirsek eklemlerinden 90 derecelik bir aöı ile ve öne yukarıya bir salınım yaparak alınmalıdır. Yüksek atlamada genellikle çıtadan uzakta olan kol daha etkilidir. Bazı sporcularının sıçramanın başlangıcında çıtaya yakın kolları geride olacağına önde bir noktadadır. Bu durumda kol daha az bir efektif değere sahiptir. Yüksekçi koşunun son iki adımında her iki adımında her iki kolu kuvvetli olarak geriden-öne-yukarı bir hareket ile işe katmalıdır. Yapılan araştırmalara göre çift kolla yapılan sıçramada yere uygulanan kuvvet artmaktadır.

 

 

SIÇRAMA SÜRESİ:

Yüksek atlamada sıçrama ayağının sıçrama noktasına basıp ayrılışına kadar geçen süreye “sıçrama süresi” denir. Bu yazıda süresi TTO ile sembolize edilmiştir. Tablo-4 te TTO değerleri sıralanmıştır.

Sıçramanın sonucu VAM nin çıta üzerinde ulaştığı maximum yükseklik, sıçrama bölümünün sonunda VAM nin yerle olan yüksekliğini, yere uyguladığı kuvvete ve bu kuvvetin uygulanış süresine bağlıdır. Sıçrama ayağının yerden ayrılmadan hemen önceki yükseklik, yüksekçinin boy uzunluğunun &70-75 i kadar bir orandadır. Bunun anlamı; uzun bir fiziki bir yapıya sahip olan yüksekçi daha işin başında büyük bir avantaja sahip olacaktır.

Sıçrama bölümünün sonunda VAM’nin dikey hızız (VZTO) yüksekçinin ayağı yerden kesildikten sonra VAM nin çıktığı yükseklik ile saptanabilir. Sıçramadaki dikey hız değerleri (VZTO) tablo-1 de görülmektedir. Tablo-4 teki HBAR çıta yüksekliğini, HPK ise yüksekçinin çıtayı geçer ken VAM nin çıktığı maksimum yüksekliği gösterir. Yer çabuk etkilenirse etki-tepki esasına göre alınan cevap da o kadar çabuk olacaktır. Yüksekçinin yerden kopuş hızı ne kadar fazla olursa VAM o kadar yükseğe çıkar.

 

Tablo: 4

 

İSİM

TTO

HBAR

HPK

ATLAYIŞ

ERKEKLER

 

 

 

 

Avdeyenko

0.21

 2.38

 2.43

Başarılı

Dalhauser

0.18

 2.32

 2.36

Başarılı

Howard

0.16

 2.33

 2.39

Başarılı

Matei

0.15

 2.36

 2.38

Başarısız

Sotomayer

0.21

 2.34

 2.42

Başarısız

BAYANLAR

 

 

 

 

Beyer

0.17

 1.97

 2.05

Başarılı

Bykova

0.20

 1.94

 1.98

Başarılı

Davies

0.16

 1.91

 1.96

Başarılı

Kostadinova

0.14

 1.05

 2.08

Başarılı

Sommer

0.14

 1.96

 1.98

Başarılı

 

 

Daha evvelki bölümlerde VAM nin dikey hızını belirleyici nedenleri sıralarken savurma bacağının ve savurma bacağıyla koordineli olarak katılan kollardan bahsedilmişti. Bu iki etkinin dikey hızı arttırıcı olarak katkıları %25-30 dolaylarındadır. Bilindiği gibi VAM vücudun denge noktasıdır. Vücut hareket halinde iken sürekli yer değiştirir. Şekil 7 ‘de görülen sporcu sağ kolunu yana doğru uzattığında VAM’i eskiye oranla 1 cm yükselerek sağa kayar. Her iki kol yana doğru uzatıldığında VAM aynı doğrultuda 4 cm yukarıya kalkar. Şayet her iki kolu başın üstüne gergin olarak yan yana getirilirse VAM eskiye oranla aynı doğrultuda 6 cm yukarıya kalkar. Yüksek atlamada da kolların yapmış olduğu hızla geriden öne-yukarıya hareketle; sıçrama anında yere tatbik edilen kuvvet artar, ağırlık merkezine ilave bir yükselti kazandırılır. Bundan önceki bölümlerde anlatılan etkenler birleştiğinde yatay dikeye daha az kayıpsız, yani daha hızlı aktarılacak bunun sonucu olarakta atlanılan yükseklik artacaktır.

 

 

 

 

KAYNAKLAR:

1.Açıkada C., E. Deniz (1992) "Yüksek Atlamanın Temeli" Atletizm Bilim ve Teknoloji Dergisi, Ankara:1,5

2.Aygün T.(1991) Fosfory flop tekniğinin biyomekanik analizi"Atletizm Bilim ve Teknoloji Dergisi , Ankara:1,2,3,2,3,4

 

Yayına Hazırlayan : Banu ÇİFTÇİ